Erdek'in eski bakkallarından Mehmet Canbaz: Sakın, taze beyaz peynir almayın!”

Söyleşi : Önder BALIKÇI
Erdek’in en eski esnaflarından Mehmet Canbaz, bugünkü konuğumuz.
1938 yılında, Erdek’te doğan Canbaz ile 42 yıl aralıksız yürüttüğü bakkallığı konuştuk.
X X X
* Bakkallık zor bir meslek mi?
- Zor demeyelim ama sorumluluk isteyen bir meslek diyebilirim. İnsan sağlığıyla doğrudan ilgili olması nedeniyle dürüstlükle yerine getirilmesi gerekir.
* Birkaç örnek verebilir misiniz?
- Artık emekliyim. Bakkallık yaşamım boyunca, Erdek’te en kaliteli beyaz peyniri ben sattım. Beyaz peynir asla taze satılmaz. Mutlaka en az üç ay bekletildikten sonra satılması gerekir. Yoksa Brucella denilen çok tehlikeli bir hastalık bulaşabilir, taze peynirden. Buradan, vatandaşlara sesleniyorum: Sakın, taze beyaz peynir almayın. Taze beyaz peynir yiyeceğine, dayak ye daha iyi. Eski yıllarda, Erdek’te en kaliteli beyaz peyniri ben, en kaliteli Manyas kelle peynirini ise Mustafa Torun satıyordu. Beyaz peyniri, buzhanelere koyarak uzun süre bekletip, sonra satıyordum. 1982-1983 arasındaki bir yıllık dönemde 400 teneke beyaz peynir sattım.
* O dönemlerde peynirin dışında en çok ne satıyordunuz?
- Tuzlu kolyos diyebilirim. 1982-1983 arasındaki bir yıllık dönemde 86 teneke tuzlu kolyos satmıştım. İddia ediyorum ki, zeytin, zeytinyağı, beyaz peynir ve rakının kaliteli olup olmadığını en iyi şekilde ben anlarım.
* Bakkallara ne oldu, günümüzde?
- Market ve süper marketlere yenik düştüler.
* Erdek’te turizm neden geriledi, sizce?
- Ben, ilçemizde turizmin gerilediğini düşünmüyorum. Eski yıllarda Erdek’in nüfusu 3400’lerdeydi. Bugün, 35 bin. Eski yıllara göre turizmde yatak sayımız da çok arttı. Ancak sezonumuz kısa. Tabii, turizm sektöründe çalışanların, yabancı dil bilmeleri gerekir. ‘Bir dil, bir insan’ sözü çok doğru. Eğitimin de çok önemli olduğuna inanıyorum. Eski dönemin öğretmenleri çok daha kaliteliydi. Eski öğretmenlerimden Sabiha Tatlıdil’i, Nizamettin Bey’i, Halit Bey’i unutamam.
* Biraz da eski anılarınızdan söz edelim mi?
- Gençliğimde çok yüzerdim. Bir gün, denize uçak düşmüştü. O uçağa ulaşacağımı düşünerek, 3,5 saat yüzdüğümü hatırlarım. Yine bir gün, Kurbağalıdere’deki bir villanın önünden yüzerek Zeytinliada’ya gidip gelmiştim.